Saturday, February 17, 2007

Stockholm

Selam,
Bugun baskente ilk gezimi yaptim, bu postta hem Stockholmu anlatacagim, hem de resimlerimi koyacagim.
Resimleri ufaltarak koyuyorum, uzerlerine tiklarsaniz orjinal boyutta acilacaklar.

CAMBIUS adi altinda bir olusuma uyeyim burada, muhendislik, temel bilimler vs. gibi sayisal ogrenciler icin bir topluluk. Gecen hafta guzel bir tanisma yemegimiz vardi, bu hafta da kucuk bir grup halinde Stockholm'u gezdik, CAMBIUS'tan bir rehberimiz araciliginda. Yanda gordugunuz grup resmimimiz, ve evet isin icine muhendislik girince her taraf uzak dogulu oluyor burada : ) Oldugumuz yeri, askeri falan anlatacagim yazinin devaminda.

Ha bu arada, neredeyse tum resimlerde patates gibiyim, soguga verin lutfen. Cunku inanilmaz soguktu hava, ve yaklasik 8 saat sehri gezdik, ciddi anlamda titredim, simdi resimlere bakiyorum yuzumden kan cekilmis yanaklar falan kizarmis zaten : )

Sabah 8.5 da yurdumuza yakin bir yerden sehirlerarasi otobuse bindik, 1 saat 10 dakika gibi bir surede (arada 2 durakta daha durduk cunku) Stockholm merkezine vardik. Yollar cok guzel burada, trafik sorunu da olmadigindan cok rahat ulasim.
Biliyorsunuz, Stockholm Isvec'in baskenti, ama her zaman oyle degilmis. Su anda bulundugum sehir, Uppsala, Stockholm oncesinde varmis ve Isvec'e adi kondugunda buranin ilk baskentiymis. Sonradan, once 14. yuzyil baslarinda Stockholm kurulmus, sonra da 16. yuzyil ortasinda baskent yapilmis.


Her seyden once sunu soylemek istiyorum, bugun Stockholm'u gezene kadar bir sehrin gelismisligini ve medeniyet seviyesini binalarinin uzunluguyla bir tutardim, bugun cok yanildigimi anladim. Sehir, 2 yuzyil once neyse, su anda o. Her sey yapildigindaki orjinalligiyle korunmus. Sehirde, onlarin gokdelen dedigi, bizim Istanbul'da apartman diyecegimiz uzunlukta 5-6 binaya sahip sadece. Ve rehberimizin sozlerinden anladik ki, bu durum bile onlari inanilmaz rahatsiz ediyor. Surekli "Buradan tum sehir siluetini gorebilirsiniz, bakin su karsidaki binalar hic uyuyor mu?" diyip duruyordu her firsatta. Soldaki resimde laf ettikleri o gri uzun binalari gorebilirsiniz, sag ustte, sagdan 2. kulenin hemen solunda. Asagidaki de baska bir sehir silueti, hemen onun altinda da sehri birbirine baglayan bircok kopruden biri var:

Baska bir sehir manzarasi ve ilke

Modern binalarin bulundugu sehir merkezi, 4 ustteki resimde o uzaktan gordugunuz sehrin guzelligini bozan gri bina bu iste.
O sagdaki sap gibi sey ne diyorsunuz tahminen, camdan bir dikit, gece guzel gorunuyor gayet gunduz birseye benzemiyor da. Daha garip olan, hemen dikitin altindaki ufak havuzcuklar, ve bir Isvec gelenegi olarak cok onemliymis bunlar. Her ulusal galibiyetlerinde (ozellikle Isvec - Finlandiya buz hokeyi maclarinda), mac sonrasi birkac yuz kisi bu anita gelip, hava nasil olursa olsun, bu havuzcuklara giriyorlarmis, manyaklar evet. Sagdaki resme tiklayip gorebilirsiniz havuzlari.

Asagidaki de sehir manzarasinda, soguktan ici gecmis bir ilke, ha diceksiniz niye onun acik madem cok soguk, bi de onu kapatinca fotografta her taraf kapali ve sis, Michigan lastiklerindeki eleman gibi oluyorum, bari ordan kurtaralim dedim resimde : )


Sozun ozu, adamlar sehirlerini cok guzel korumuslar. Mesela rehberimizin anlattigi bir hikayeyi aktarayim size bunla ilgili. 80lerde cok buyuk bir metro ve cevresinde modern yapilar yapmaya karar vermisler sehir merkezinde. Sehir merkezinin bu kismi da birkac tarihi bina ve bol agacli bir parktan olusuyor. Yapimin baslayacagi gun polisler ellerinde elektrikli testerelerle falan gitmisler meydana, agaclari kesecekler. Ogrenciler once protesto yapmislar, sonradan bakmislar olmayacak agaclara tirmanmislar, eylemi birakmayip insaatin yapilmasini engellemisler. Ve su an onlarin sayesinde o park ve binalar hala ayakta, ve yandaki foto oraya ait, mini bir buz pisti yapmislar ve insanlar aileleri ve arkadaslariyla gelip kayiyorlar. Gorunce cok sasirdim acikcasi, dusunsenize Taksim Meydani'na gidip paten yaptiginizi : )

Kisaca, Stockholm'un her tarafi tarihi binalar ve oksitlenmis bronz heykellerle kapli. Ben hic bekledigim gibi bir baskent bulmadim, ama cok begendim gercekten. Tarihi yasiyorsunuz gercekten.

Dolasirken ilk olarak bir ortacag muzesine girdik. Bu muzenin bulundugu yer saray, daha dogrusu kalenin bir parcasi. Bircok resim var aslinda ama kalabaliklastirmayayim yaziyi, sadece en garibime giden resimlerden birini koyuyorum, soldaki resimde, soldaki kafatasindaki deligi bir crossbow acmis. Muzenin hemen ardidan bir kiliseyi gezip, sonra da saray muhafizlarinin devir teslim torenini izledik, hemen asagidaki resim de bu torenden.



Old Town denilen, adi uzerinde sehrin eski bolgesine dogru ilerledik devir teslim toreninin ardindan. Bircok dar sokaktan ve basta turistik esya saticilari ve cafelerden olusan bir yer burasi, Stockholm'un her yerinde oldugu gibi burada da binalarin orjinalleri korunmus. Su gider borulari bile bronzdan. Burada ilk olarak unlu bir meydanda durduk. Zamaninda Isvec'i Danimarka Krali fethettiginde bu meydanda ilk olarak 3 gun boyu araliksiz kutlamalar yapmis, sonra da kraliyet ailesine yakin 90 insani bu meydanda idam etmis, bu olayin tarihteki adi Stockholm Bloodbath, ve evet death metal grubu Bloodbath adini bu olaydan almis ben de bugun ogrendim : ) Bu olay uzerine bir anitmezar olarak meydana bu kirmizi bina yapilmis, uzerindeki tuglalar tam bu sayida ve bu insanlara hitaben konulmus. Hemen sagda ben ve bu bina mevcut
Ayni zamanda, Nobel muzesi de bu meydanda, ve arada bahsedeyim, Orhan Pamuk inanilmaz populer burada. Sehrimizdeki kutuphanemizde bile ozel bir Orhan Pamuk bolumu var mesela giriste. Bugun rehberimiz de takildi zaten bize, Nobel bu odulleri baslatirken uluslararasi bir organizasyon olmasina karar vermis ve Kraliyet Ailesi ilk basta buyuk tepki gostermis buna, rehberimizin deyisiyle su sekilde: "Ne yani, ulkemizin parasini yabancilara, mesela Turklere mi verelim yani?" : ) Asagida Nobel muzesi, ben ve Mehmet'i gorebilirsiniz

Sonra Old Town'da bir kafede birseyler icip, gezimize devam ettik, sarayin onunden gectik. Burada Kraliyet hala devam ediyor ama hicbir sekilde politikaya karismalari yasak. Ornegin gecen sene bir yemekte Isvec Krali, Cin Halk Cumhuriyeti Baskani'na Cin'deki yonetim sisteminin guzelligi hakkindaki fikrini soylemis, kiyamet kopmus Isvec'te. Hicbir sekilde karisamiyorlar, sadece sembolikler yani. Tabi arada laf sokmayi ihmal etmedi rehberimiz Carl, "Giderlerini vergilerimizle karsiliyorlar ve bunu haketmek icin tek yaptiklari var olmak" diyerek. Solda Mert'le ben, saray kapisinin onundeyiz, aramiza da taci almisiz konsept olmus cok.

Bu arada soguk demistim ya, cidden soguk:
Burada da yuruyoruz Mertle, ve ben soguga isyan ediyorum


Hava da karardi tabi bu arada, isiklarla daha da guzellesti bir sehir. Tabi benim 0 (yaziyla sifir) fotojenikligim ve aksam sapitan fotograf makinelerimiz saolsun pek guzel resim yok, idare edin artik bundan sonra koyacaklarimla : ) Sagdaki biraz trajikomik birsey mesela, sehir merkezinde gezerken boyle bir heykelle karsilastik, bu heykel Isvec'te, yani Dunya'nin en buyuk silah ureticisi ulkerinden birinde. Carl da itiraf etti bu konuda biraz iki yuzlu olduklarini. Hemen asagida da ilk albumumun kapagini gorebilirsiniz, Candan Ercetin klibi misali oldu.
Biraz daha gezdikten sonra 18 sularinda istasyona gittik, 18.25'de de otobusumuze binip, yurdumuz Flogsta'ya dogru yola ciktik. 1 saati geckin suredir yazmaya ve resim upload etmeye dalmisim, bu haftaki 3. sevgililer gunu partisi baslayali 3 saat oldu, gumgur gumbur ses geliyo, ona kacmam lazim yavastan. Mert'in titrek ellerinden cekilmis son bir gece resmi koyup kaciyorum. Stockholm'u elimden geldigince anlatmaya calistim, umarim resimlerin de yardimiyla biraz da olsa becerebilmisimdir. Ben cok begendim, gezmeniz, gormeniz gereken bir baskent.

Gorusmek uzere!

3 comments:

zizanie said...

salak çocuk
michigan lastiği ne? bunun michigan'ı connecticut'ı florida'sı mı var?

michelin'de anlaşalım.

Batu said...

harika bir yer adeta büyülendim

Catwalk blogger said...

Yazılarını çok beğendim tebrik ederim :) gelecek yazılarını bekliyorum..